unsal
  Ekonomide darbeler ve kırılma
 

Bir süredir geliştirdiğim bir görüş var. "Ekonomiler darbelere açıktır. Önemli olan darbelere karşı dirençtir. Olağan (normal) koşullarda ekonomiler darbelere dirençlidir. Bu ekonominin kırılganlığının en alt düzeyde olduğu anlamına gelir. Darbeler ekonomiyi etkiler ama kırmaz. Türkiye ekonomisi 2001 yılında, kırılganlığı üst düzeyde olduğu için, siyasetten kaynaklanan görece ufak bir darbe sonucunda şiddetli, derin ve yaygın bir kırılma yaşamıştır. Kriz sonrasında disiplinle uygulanan program sayesinde ekonomide kırılganlık önemli ölçüde azaltılmıştır. Ekonomi bugün de darbelere açıktır. Ama direnci yükselmiştir. Darbelerden etkilenir fakat dozu yüksek, derin ve yaygın bir kırılma yaşanmaz."
Son aylarda bu görüşüm adeta sürekli test ediliyor. İçeriden ve dışarıdan darbe üstüne darbe geliyor. Elbette bu darbelerden etkileniyor, tepki veriyor ekonomi. Ama ortada öyle şiddetli, derin ve yaygın bir kırılma görüntüsü yok.
Tepki verip kırılmamayı ekonominin normalleşmesi olarak yorumluyorum.
* * *
İçeriden gelen darbelerin başında siyasetten kaynaklanan gerginlik iklimi yer alıyor. Geçen yılın bu aylarında cumhurbaşkanlığı seçiminin gerilimi başlamıştı. Bu gerilim tırmandı, 367 krizi yaşandı, parlamento çıkmaza girdi, erken seçim kararı alındı, kaşıtlıklar tırmandı, mitingler oldu, e-muhtıra devreye girdi, seçim pek de beklenmeyen bir sonuçla bitti, yeniden bir cumhurbaşkanlığı gerilimi yaşandı. Ardından gelen türban ve parti kapatma gerilimleri ile bugüne geldik. Tüm bunların arasına terörün tırmanması ve sınır ötesi operasyonu da sığdırdık.
Kısacası, son bir yılı bitip tükenmeyen bir gerilim ortamında yaşadık Bu süreci ekonomi rahatça göğüsledi, kırılma olmadı.
Daha ciddi, büyük ve kırıcı darbe dışarıdan geldi. Daha seçim rehavetini üstümüzden atmadan uluslararası bir türbulansın içine yuvarlandık. Bizi en zayıf halkamızdan, dış kaynak bağımlılığı ve cari açık defomuzdan, vurmaya aday, kırıcılık dozu en yüksek darbeydi bu. Ekonomi bu darbeyi de ciddi bir kırılma yaşamadan karşıladı.
Dışarıdan kaynaklanan darbeler bununla sınırlı kalmadı. Son bir kaç günde dışarıdan iki darbe daha aldık. İlki PKK'yı terör listesinden çıkaran Avrupa'nın hukuk darbesi oldu. İkinci darbe ise ekonominin görünümü durağandan negatife çeviren kredi derecelendirme kuruluşu S&P den geldi.
Son iki darbenin önemli bir ortak özelliği var. Her ikisi de beklenmeyen bir zamanda, durduk yerde ortalığa döküldü. Avrupa Adalet Divanı'nın kararını doğrudan kırıcı bir olay olmaktan çok, AB çapasını daha da zayıflatmaya aday bir gelişme olarak algılamamız gerekiyor. S&P'nin işgüzarlığını ise doğrudan kırıcılığı yüksek bir hareket olarak nitelemek yanlış olmaz. Buna herkes kızdı ama sanırım iktidarın seçim sonrasında ekonomiye karşı sergilediği kayıtsızlık ve atalate karşı en güçlü uyarı da bu oldu. Ekonomik bir zafiyete işaret etmekten çok bir siyasi manifesto kıvamında olması da ciddi bir kırılmaya yol açmasını engelledi gibi görünüyor.
* * *
Gördüğünüz gibi son bir yılda içeriden ve dışarıdan çok sayıda darbeye maruz kaldı ekonomi. Üstelik darbeler üst üste, iç içe, neredeyse aynı anda geldi. Eski günlerde olsa bu darbelerden biri bile ekonomiyi kırmak ve dibe vurmak için yeter de artardı. Farkındasınız sanırım, yığılmalı darbelere rağmen böyle bir kırılıp dağılma görüntüsü yok ortada.
Kırılmamak iyi tabii ama bu ekonominin olan bitenden hiç etkilenmediği, yoluna aynen devam ettiği anlamına gelmiyor. Tersine ekonomi bu darbelerden etkileniyor. Örneğin, başta inşaat sektörü olmak üzere, ekonominin büyüme hızı yavaşlıyor. Başta emtia fiyatları olmak üzere, fiyat artış hızı (enflasyon) yükseliyor. Başta hisse senetleri olmak üzere, mali varlık değerleri düşüyor. Başta altın olmak üzere, riski düşük likiditesi yüksek mali araçların fiyatları yükseliyor. Başta dövizin fiyatı (kur) olmak üzere, mali sektör fiyatları yükseliyor. Sergilediği kararsız hareketler sanki faizin de bunları takip edeceğini gösteriyor.
Kısacası, ekonomi kırılmıyor ama olan bitenden etkileniyor. Dikkatli bakarsanız öteki ekonomilerin de aynen böyle etkilendiğini göreceksiniz. Olağan olanı, normal olanı da bu. Geçtiğimiz dönemde yapılan onarımın ekonomiyi normalleştirdiğini söylerken kast ettiğim de bu. Türkiye ekonomisi normalleşmiş gibi duruyor ve darbelere karşı beklenen normal tepkileri veriyor. Kıymetini bilin. Az iş değil bu.

 
  Bugün 18 ziyaretçi (32 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol