ABD'de durgunluk olasılığının gündemi işgal etmesi, dünya ekonomisine musallat olmak üzere sıra bekleyen bir başka illetin göz ardı edilmesine neden oluyor. ABD ekonomisinin durması ve bunun ayrışma masallarını dinlemeden dünyaya yayılma olasılığı iktisat politikası uygulayıcılarının 'durgunluğa karşı politikalar'a odaklanmalarına neden oluyor.
İktisat politikalarının gevşetildiği anlamına geliyor bu. Durgunluğa teslim olmayalım derken doğrudan enflasyonun kucağına düşülmesi gibi bir tehdit söz konusu.
Oluşmakta olan yeni konjonktürün bir süre ince bir ip üzerinde, büyüme-enflasyon ikileminde salınacağı anlaşılıyor.
***
Bu bilmecede görece kararlı davranan ve ikilemin bir yanına yaslanan politika otoriteleri var. Örneğin, Fed Başkanı Bernanke'nin son açıklamaları ABD'de, en azından şimdilik, ağırlığın büyüme yanına verildiğine, gerekirse para politikasının gevşetilmesine devam edileceğine işaret ediyor. ABD para otoritesinin durgunluğu enflasyonun hızlanması olasılığına karşı daha büyük bir risk olarak değerlendirdiği anlaşılıyor. Biraz daha şeytanca düşünürseniz, Fed'in ekonomide başlayan yavaşlamanın resesyona dönüşmesini engelleyebilmek için enflasyonun bir miktar hızlanmasına razı olduğu ya da olacağı anlamını da çıkarabilirsiniz bundan.
Avrupa Merkez Bankası'nın ise, yine şimdilik olmak kaydıyla, tam ters tarafa, enflasyon ucuna yaslandığını, bu duruşunu bozmaya da yanaşmadığını biliyoruz. Bunu da anlamak mümkün. Avrupa'da enflasyon baskısının daha güçlü, enflasyon tehdidinin daha baskın olduğu biliniyor. Buna karşılık Avrupa'nın büyüme performansı, yine şimdilik, ABD'den daha iyi gibi görünüyor. Yani durgunluk tehdidi henüz Avrupa gündeminin baş köşesine kurulmuş değil.
İsterseniz, burada da biraz şeytanlık yapabiliriz. Gelişen piyasalar bir yana, esas Avrupa'nın ABD'den ayrıştığı (decoupling), dolayısıyla resesyonun buralara pek bulaşmayacağı gibi bir görüşün Avrupa'da örtük biçimde de olsa beslendiğini biliyoruz. Ayrışma tezinin büyüme tarafında göreli bir rahatlık duygusu yarattığını, Avrupa Merkez Bankası'nın bu nedenle enflasyona yaslanmış duruşunu bozmadığını düşünen ve konuşanlar da var.
***
Büyüme enflasyon ikilemine takılmış olanlar sadece gelişmiş ükeler değil. Gelişmekte olan ülkeler de benzer bir yol ayrımına gelmek üzereler. Bunların başında da son dönemin starları geliyor. Bildiğiniz gibi bu ülkelerin starlık düzeyine terfi etmelerinin esas nedeni yüksek hızda büyüyor olmaları. Göründüğü kadarıyla başarı devam ediyor. Bunlarda henüz güçlü bir yavaşlama eğilimi gözlenmiyor.
Dolayısıyla yeni gelişen pazar ekonomileri büyüme-enflasyon ikileminin büyüme ucunda şimdilik rahat görünüyorlar. Ancak bunların da ikilemin enflasyon ucunda durumları pek hoş görünmüyor. BRIC olarak adlandırılan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'de yıllık enflasyon oranları hızla yükseliyor. Benzer bir eğilim öteki Latin Amerika ülkeleriyle Orta Avrupa ülkeleri ve petrol zengini Körfez bölgesinde de var. Bu ülkelerde enflasyon tehdit olmaktan çıkıp, hayatın gerçeği haline gelmiş gibi.
Günümüzün korkulu rüyası olan yavaşlama, durgunluk gibi tehditlerden şimdilik uzak olmalarına rağmen, yeni gelişen pazar ekonomilerinde de iktisat politikası sorumluları pek rahat sayılmaz.
Büyüme sürdürülemediği takdirde bu ülkelerin yıldızları dökülecek, starlık mertebesinden düşecekler. Onca tantanaya yazık olacak. Büyümenin sürmesi için ise dışarıda fon akışının güçlü, risk iştahının yüksek, içeride de iktisat politikası duruşunun görece gevşek olması gerekiyor. Başarı yıllarının koşulları bunlardı.
Artık işlerin böyle devam etmesi zor görünüyor. Dünyada risk iştahının azaldığı, fon akışının yavaşladığı bir döneme giriliyor. Büyümeyi sürdürüp, starlığı korumak için içerideki politika duruşunu daha da gevşetmeleri gerekecek. Enflasyonun şimdiden hızlanmış olması daha ileri bir politika gevşemesine olanak vermiyor. Geçtiğimiz dönemin star ülkeleri enflasyon tehdidini göğüslemek isterlerse büyümeden taviz verecek, büyümeyi sürdürmekte ısrar ederlerse enflasyona teslim olacaklar. Durum böyle görünüyor.
Ters uçlarda yer alıyor gibi görünseler de hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin büyüme-enflasyon ikilemine takıldıkları anlaşılıyor. Dünya ekonomisinin böyle bir açmaza doğru yol aldığı anlamına geliyor bu. Hazırlıklı olmak gerekiyor.
|