unsal
  Kökten piyasacılığın sonu (mu)
 

Geçen yılın yaz sonunda uluslararası piyasalarda alışageldiğimiz türbülanslara benzer bir çalkantı başladı. Süreç gelişti, karakter değiştirdi ve günümüzde ciddi bir küresel kriz üretme potansiyeli kazandı. Geçtiğimiz günlerde IMF, OECD, Dünya Bankası gibi önde gelen uluslararası kuruluşlar 2008 ve sonrası için tahminlerini açıkladılar. Ayrıntılar bir yana, hepsi bu yıl içinde, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere, dünya ekonomisinde hatırı sayılır bir yavaşlama olacağını ve bu duraklama dinamiğinin muhtemelen 2009'a da sarkacağını öngörüyorlar.
Bu tahminler 2002 sonrasında başlayan sürekli genişleme (hatta belki şişme) konjonktürünün sonuna gelindiğinin resmi tescilidir. Bu dönüşün maddi bir bedeli olacaktır kuşkusuz. Nitekim ulusal ekonomilerde ortaya çıkan üretim ve istihdam kayıplarının yanı sıra finansal kayıpların da olağan ötesi boyutlara ulaşacağı öngörülüyor.
Bunlar işin maddi yönü. Ancak, bu krizin belki de daha büyük bir sonucu düşünce boyutunda ortaya çıkacak gibi görünüyor.
* * *
Serbest piyasacı ideolojinin çeyrek yüzyılı aşan bir süredir iktisat düşüncesine egemen olduğunu biliyoruz. Bu ideolojik iklim piyasa düzeninin sorun çözücü, dengeleyici gücüne güvenin neredeyse inanç boyutuna tırmandırılmasına imkân verdi. Sonuçta, 'köktenci piyasacılık' diyebileceğimiz bir radikalizm iktisadi kurguları esir aldı.
Bu köktenci piyasacılık ideolojisi geçtiğimiz dönemin büyüme (şişme) konjonktürünü besleyip güçlendiren önemli etkenlerden birisi oldu diyebiliriz. Ulusal düzlemde kuralsızlaştırma (deregülasyon), küresel boyutta da serbestleştirme (liberalisation) girişimleri sonuçta sermayenin küresel ölçekte sorgusuz sualsiz kazanç kovalamasına dayalı bir finansal mimari ve bu süreçteki riskleri gizlemeye dönük bir finansal mühendislik çabası üretti.
Kökten piyasacılığın beslediği bu mimarlık- mühendislik kurgusundaki vahim hendese hatala-rının bugün ortaya çıkan kriz dinamiğin önemli nedenlerinden birisi olduğunu biliyoruz artık.
* * *
Hatalar krizlere, krizler de egemen düşüncenin yaniden gözden geçirilmesine yol açar. Sonuçta politika kurguları değişir, mimari tasarımlar yenilenir. Bu defa da böyle olacak gibi görünüyor. Köktenci serbest piyasacılık ideolojisinin tahtının sarsılmaya başladığına ilişkin bazı işaretlerin ortalığa döküldüğünü gözlüyorum.
Kendi adıma bu tür eleştirel düşünce işaretlerini önemsiyorum. Bir kere bu işaretler piyasacı düşünce blokunun içinden geliyor. Piyasacılığına toz kondurmayacağımız düşünce adamlarının, gelişen olaylara bakıp, nerede yanlış yaptık sorusuna yanıt aramaya başladıklarını seziyorum. Bir düşünce evreni kendi içinden sorgulanmaya başlayınca değişmeye manke demektir. Bunu önemsemek gerekir.
Öte yandan, daha ilk yanıtlar tartışmanın ne yöne devineceğine dair ipuçları da veriyor. Kimsenin piyasa düzeninden bütünüyle vazgeçmeye niyeti yok. Ama son dönemin kökten liberalleşme sevdasının devletin fazlasıyla geriletilip zayıflatılmasına, düzenleyici rolünün gereksiz ölçüde törpülenmesine neden olduğu, adeta bir otorite boşluğu yaratıldığı noktasında bir buluşma olacakmış gibi görünüyor. Bu eleştiri ortaklığı daha da gelişip etkili olursa, önümüzdeki dönemin iktisadi düşünce kurgusu devletin itibarının (ve tabii işlevlerinin) iadesi üzerine inşa edilecek demektir. Bunu da önemsemek gerekir.
Gündemde olan krizin maddi hasar verdiği açık. Bundan daha büyük ve kalıcı hasarın iktisadi düşünce ikliminde ortaya çıkabileceğini sanıyorum. Bir hafta on gündür gördüklerim, okuduklarım bana bu izlenimi veriyor. Kökten piyasacılığın sonu gelmiş gibi görünüyor.
Beni acelecilikle suçlayabilirsiniz. Habbeden kubbe yapmaya çalıştığımı söyleyebilirsiniz. Siz bilirsiniz. Ben gördüğümü söylüyorum.
Sonra söylemedi demeyin.

 
 
  Bugün 155 ziyaretçi (362 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol